viki-yedi  
 
  Sabetaycılık 05.10.2024 01:25 (UTC)
   
 
Sabetaycılık, 17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay
Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih kabul eden, Yahudi Mistisizmine
ve Kabbala'ya dayanan inanç. Diyanet İşleri Başkanlığına göre
Sabetaycılık bir İslam mezhebi ya da tarikatı değildir ve İslam
düşüncesi içinde yer almaz.[1]
Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları
ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler.[kaynak belirtilmeli]
Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen müslüman ismi almakta
ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman
göstermektedirler. Kendilerini yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak
tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul
edilmezler. Kur'an da ise inanmadıkları halde Müslümanım diyenler
Münafikun Suresi'nde ele alınmaktadır. Taraftarları Sabatayistler,
Sabatycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim,
Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de anılır. İlk dönemlerde
Musevi ibadet ve ayinlerine sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden
tamamen ayrılmış ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermişlerdir.
Yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos"
(Sazan) demişlerdir. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kutsal şehirleri
Selanik'tir.
Tarihçe
Doğuşu
İspanyadan kovulma ve doğu Avrupada yaşadıkları sıkıntılar üzerine başgösteren bunalımlar sebebiyle Yahudiler
kendilerine kucak açan Osmanlı topraklarına göç etmiş, aralarında Tevrat'ta bahse geçen kurtarıcı son peygamber
Mesih'in geleceği beklentisi yaygın bir hal almıştı. Bu yüzden 1626 doğumlu Sabetay Sevi 1648 yılında mesihliğini
ilan ettiğinde dünyadaki tüm Yahudiler arasında büyük bir yankı uyandırmıştır. 1,5 milyon kişiye ulaşan inananları
onu sadece öğretmen, peygamber olarak görmüyor, belki bir tür tanrısal enkernasona da inanıyorlardı. Yahudi din
adamlarının büyük bir kısmı Sabetay Sevi'ye karşı çıkmıştır.
Sabetaycılık 2
Sabataycılığın dünyadaki yahudiler yanında hristiyanlar arasında da bu kadar büyük bir yankı uyandırmasının ana
nedeni 1666 yılıdır.[2] Şeytanın sayısı olan yılda önce Deccal ortaya çıkacak ve sonrasında beklenen mesih dünyaya
gelerek Deccal'ı öldürecektir. Bu nedenle Sabatay'ın mesihliği, 1665 yılında başka yahudi bilginler tarafından da
onaylanınca dünyada büyük gürültüler kopmuştur.
Hristiyanlar beklenen Deccal'ın Sabatay olduğunu iddia ederek İsa'nın 1666'da gökten ineceğini ve Sabatay'ı
öldüreceğini düşünerek büyük bir beklenti içine girmişlerdir. Yahudiler'se İsa'yı son mesih olarak kabul
etmediklerinden Kıyamet öncesi beklenen son Mesih'in Sabatay olduğunu düşünmüşlerdir.
Din değiştirme
İzmir'li hahamlar Sabetay Sevi'nin Dinlerini bozduğu gerekçesiyle öldürülmesine karar verdiler, ama bu kararı
uygulayamadılar ve onu Osmanlı sarayına şikayet ettiler. Osmanlı yönetimi en başta olaya ilgisizdi. Daha sonra
yahudi din adamlarının artan şikayetleri üzerine Sevi'yi tutuklayarak Sultan IV. Mehmet'in huzuruna çıkarıldı. Sevi,
Sultandan Mesih olarak tanınma talep etti, ayrıca İsrail toprağının kendisine vermesini de istedi. Sultan onu
Çanakkale'de bir kaleye hapsetti. Faaliyetleri burada da devam eden Sevi'yi yine yahudi hahamlar Saray'a şikayet
edince, Osmanlı bu talepler karşısında kayıtsız kalamadı. Ortaya çıkan kargaşayı gidermek için Fazıl Ahmet Paşa,
işin esasını öğrenmek için, Sevi'nin derhal İstanbul'a gönderilmesini istedi.
Edirne sarayında, Sadaret Kaymakamı Mustafa Paşa, Şeyhülislam Minkarizade Yahya Efendi ve Padişah'in imamı
meşhur Vani Efendi'den oluşan bir divan kuruldu, Padişah Sultan IV. Mehmet de divanı 'Kafes'ten' izledi. Divanda,
Türkçe konuşamayan Sabetay için Padişah'ın hekimbaşısı yahudilikten dönme Hayatizade Mustafa Fevzi Efendi
tercümanlık etti (Asıl adı Moses Ben Raphael Abrabanel).
Divan reisi: Karıştırmadığın halt kalmadı. Uyandırmadık fitne bırakmadın Sabatay Efendi. Haydi bakalım şimdi
göster mucizeni!
Deyince Sabatay Sevi afallar. Ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırır. Mucize göstermesi beklenmektedir. Tercüman,
mucizenin şeklini de anlatır: Sabatay soyunacak, vücudunu en maharetli okçular nişangâh yapacaklardır. Attıkları
oklar vücuduna işlemezse o zaman Osmanlı Padişahı da onun mesih olduğunu resmi olarak tasdik edecektir. Çünkü
Yahudiler, ona kılıç, ok, tüfek, kurşun işlemez, hatta onu ateş yakmaz, suda boğulmaz diye itikat etmektedirler.
Divan heyetinin teklifi karşısında Sabatay Sevi Adiyo santo!diye titremeye başlar. Teklifin dehşetinden beti benzi
atar, artık her şey bitmiştir. Can havliyle son bir hamle yapar. Her şeyi inkâr eder. Ayrıca mesihlik davasının bazı
Yahudiler tarafından ortaya atıldığını, kendisinin asla böyle bir iddiada bulunmadığına dair yemin üstüne yemin
çeker, teminat üstüne teminat verir. Dökmedik dil bırakmaz.
Ancak, ulema ve padişah bu cevaplardan tatmin olmaz. Bunun üzerine Hekimbaşı Hayyâtîzâde (Terzizâde) Mustafa
Fevzî Efendi, Sabetay'a müslüman olma teklifi götürür. Önce Sabetay bunu kabule yanaşmaz. Ancak, Hekimbaşı,
ona bunu kabul etmediği takdirde türlü, türlü işkencelerle öldürüleceğini Ladino diliyle uzunca anlatır. Sevi, dönme
Hayatizade'nin tavsiyesi üzerine "can bedenden çıkmadıkça" diyerek kendisine söylenen kelime-i şehâdeti tekrarlar.
Divan huzurunda müslüman olan Sabatay Veled-i Mordehay veya Sabatay Sevi, üzerine içoğlanlarına mahsus
hamama gönderilerek gusül abdesti aldırılır ve kendisine müslüman kisvesi kürk ve hilat giydirilir. Aziz Mehmet
Efendi adını alarak 150 akçelik bir maaşla sarayda üst düzey memur Kapcıcıbaşı olarak göreve getirildi. Söylentiye
göre divandan çıkan Sevi, elbisesi içerisinde sakladığı Can adlı beyaz güvercini serbest bırakarak "can bedenden
çıktı" dedi ve çevresindekilere ettiği yeminin geçerli olmadığını söyledi. "Can bedenden çıktığı" için artık bu söze
sadık kalması gerekmez. Yine de bu rivayetin doğruluğu çok azdır. Sabatay'ın abdest sonrasında eski kıyafetleri
çıkartılıp değiştirildiğinden güvercini kıyafeti içinde saklayabilmesi veya divan'ın huzuruna yakın yerde kendisine
güvercin verilmesi pek mümkün değildir.
Sevi'nin müslüman olması bütün yahudi dünyasında şok etkisi yarattı. Hahambaşılık olayı sevinçle karşıladı ve
Müslüman olan Sevi'yi dinden çıkmış saydı. Büyük çoğunluk onun Mesih olmadığına inanarak ortodoks yahudi
inancına geri döndü, ikiyüz ailelik bir topluluk ise İslamiyete geçerek onun yolundan gitti. Bunlar onun büyük bir
Sabetaycılık 3
hikmete binaen zahiren müslüman olduğunu, mesihliğinin bir gereği olduğu yorumunda bulunurlar. Polonyalı karısı
Sara, Sara'nın kardeşi Jacob Kerido'da bu kervana katılır. Sara Fatma adını, Kerido'da Yakub adını alır.
Sevi, bu olayla taraftarlarına "Karanlık bir" dönemin başladığını ve bunu "Aydınlık günlerin" takip edeceğini
söyleyip, aydınlık dönemin başlaması için karanlığın şart olduğunu dile getirir. Sabetaycılar "Aydınlık Günler"
gelinceye kadar gizlenmeye devem edeceklerdir.
Sevi dinden döndükten sonra bir süre Edirne/Hızırlık yakınlarında bulunan bir Bektaşi tekkesine devam etmiş. Bu
tekke 1641-1642 yıllarında "şüpheli" bulunarak yetkililerce kapatılmış ancak IV. Mehmet tarafından Zaviye olarak
tekrar açılmıştır. Musevi kaynakları Sevi'nin Sufism ve Bektaşilikten etkilendiğini ve bu öğretileri Kabbala öğretisi
ile harmanlayarak kendi öğretisine şekil verdiğini dile getirirler.
Sürgün
Bir süre sarayda Kapıcıbaşı olarak sarayda üst düzey memur olarak çalışsa da, mesihi yahudi inancına bağlılığının
farkedilmesi üzerine Batı Trakya'ya sürülür. İbrahim Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi isimli eserinin 68. sayfasında
olayı anlatıyor: Sabatay Sevi'nin (Mehmet Efendi adi ve Müslüman kıyafeti ile) İstanbulda yine eski müritlerinden
bir kısmini toplayarak ayinler yaptığını, Girit seferinden dönen Sadrazam Fazıl Ahmet Paşaya haber verdiler.
Sadrazam kendini çağırtarak
- Bu ne iştir? Sen hala uslanmadın mı? diye tembih ettiği zaman Sabatay ağız kalabalığına başladı ve meşhur olan
kurnazlığı ile
- Aman Sultanım, ben birtakım akrabamı, dostlarımı Müslüman yaptığım gibi bunları da dini celil İslama celp ve
davet etmeğe uğraşıyorum, yolunda cevaplar verir.
Sadrazam ona ihtar eder: Aklını başına topla. Müslümanım dedikten sonra yine çıfıtlığa başlarsan belânı bulursun.
Yine de bu sözlerle bir müddet takipten kurtulur.
Fakat aradan uzun bir süre geçmeden Sadrazamın adamları Boğaziçinde Kuruçeşmedeki havrada Sabatay Seviyi
müridleriyle beraber İbranice dua okurken yakalarlar. Artık hiçbir şeyi inkâr edecek gücü kalmaz, bütün foyası
meydana çıkar. Bu hadise üzerine İzmirli sevi kendisini unutturmak ve izini kaybettirmek için Kuruçeşmeyi
bırakarak Kağıthane civarında ıssız bir köşeye çekildi. Fakat müritlerinin bir müddet sonra orada da etrafına toplanıp
ayinler yapmaya devam ettikleri görüldü.
İş tekrar Sadrazama haber verilince Fazıl Ahmet Paşa kızdı ve onu tek bir yahudinin yaşamadığı Arnavutlukun
Ülgün kenti, Berat kasabasına sürülmesini emretti. Burada beş yıl yaşadıktan sonra ölür. Avram Galante'ye göre
Berat'ta müslümanlar tarafından, şehrin içinden geçen ırmağın kıyısında halen yeri bilinmeyen bir noktada toprağa
verilir.
Sabetaya inananlar mesihlerinin ölümüne inanmazlar, onun göğe yükselmiş olup, yeniden geleceğine dair inançlarını
sürdürüler. Hala inançlı Sabetaycılar, belli zamanlarda deniz ve ırmak kenarlarına gelerek, Sabetay sevi Seni
bekliyoruz! diye bağırma geleneğini sürdürmektedirler. Kayıp Mesih kitabının yazarı John Freely bu kitabı
yazdıktan sonra bazı Sabetaycılardan hala Sabetay'ın mesih olduğuna inandıklarını ifade eden mesajlar aldığını
belirtmiştir.
Sevi dini tefekküre ve teorik çalışmalarına Arnavutlukta devam etmektedir. Bu sıralarda sabetaycılığın ana kaynağı
olan kitaplar yazılacaktır. Olaylardan sonra sevi enerjisininin önemli bir kısmını İslâma ve Müslümanlara düşmanlık
için harcar. Nathan Levi ise din değiştirmeden onu takip eder. Daha sonra bir kısım din değiştiren sabetaycıların
tekrar yahudi dinine döndükleri bilinmektedir.
Şahsının isteği üzere Selanik şehri kutsiyete kavuşur ve inananlar (maminim) buraya yerleşirler. İki yüz ailelik ilk
sabetaycı çekirdek toplum işte burada kurulur.
Sabetaycılık 4
Cemaat
Sabetay Sevi'nin İslamı kabul etmesi üzerine takipçilerinin büyük bir kısmı geleneksel yahudiliğe geri döner. Sevi,
kendisi gibi Müslümanlığı kabul eden takipçisi 200 aile'den oluşan bir grup bağlılığını korur ve Selanik'e yerleşerek
dış görünüşte Müslüman, gerçekte ise Sabetaycı-Yahudi olarak yaşamaya devam etti. Bu topluluk pratikte Zohar'a
dayanan mistik bir yaşami benimser, Yahudi inancını sürdürür, fakat resmen Müslüman milletine dahil olarak
yaşarlar. İşte tarihte dinden dönenler anlamında 'Dönmeler' olarak adlandırılan cemaat böylece doğmuş olur.
Bunların başında Gazzeli meşhur haham Nathan gelmektedir. Genç Nathan, yeni din yorumu ve Sabatayın
fikirlerinin tanıtılmasında etkin bir rol oynamıştır.
Sabetaycılara göre yahudiler kendi aleyhlerinde bir çifte standart içindedirler. Halbuki Yahudiler, Halakhahya
(Yahudi şeriatına) göre Müslümanlığı seçen Sabetaycıları dinden çıkararak doğru bir karar verdiklerine
inanmaktadırlar. Gizli Yahudi "Ingilizcede crypto Jew" olarak Sabetaycıların İspanyol konverzolarından,
marranolardan ve moriscolardan çok farkı var. 1391-1492 yılları arasında Katolik İspanyasında zorla
Hıristiyanlaştırılan yüzbinlerce Yahudi vardı. Ölüm tehdidiyle dinlerini değiştirmek zorunda kalmışlardı. Ama
içlerinden pek azı - birkaç bin - bugüne kadar geleneklerini devam ettirip, inançlarını korumuşlardır.
Daha sonra gizli sabetaycılar olarak adlandırılabilecek bir grup yahudide din değiştirmeden Sevi'ye inanacaktır.
Sabetayist, Dönme, vesaire adlar ile anılan topluluğun Müslüman görünen bir kısmı Selanik'in Yunanistan'da
kalması ile, 1924 yılında yapılan nüfus mübadelesi sonucu Türkiye'ye göç etti. Yirmibeşbin kişilik bir cemaattiler.
Selanikliler diye anılıyorlardı. Tarikat üyelerinin gizli kalmayı tercih etmesi haklarındaki pek çok bilginin spekülatif
olmasına yol açmaktadır. Bugün gerçek sayıları ile ilgili resmi herhangi bir sayı bulunmamaktadır. Sayı konusundaki
bilgiler spekulatif sayılamlıdır. Türkiye Musevî cemaati ileri gelenlerinden Harry Ojalvo'nun, 23-29 Mayis 1998
Tarihli Aksiyon dergisi'ne "Ülkemizde bir buçuk milyon Yahudi kökenli Türk vardır" demesi ile sayının 1,5 milyon
civarında olduğu tahmin edilmiştir.
Sabetaycılar ondokuzuncu yüzyıla kadar oldukça depolitik olarak varlıklarını sürdürdüler. Ancak bu yıllarda
Osmanlı toplum yapısındaki değişiklikler kendilerini oldukça aktif kılmıştır. Özellikle imparatorluğun geleceğinin
tayini konusunda ortaya çıkan İttihat Terakki'de siyasi roller üslendiler. Nitekim bu dönemdeki çok önemli siyasi
aktörlerin sabetaycı kökenli olduğu söylenir.
Yemekler
İbadethanelerinin ayrı, mezarlıklarının ayrı olmasının yanı sıra bu cemaat mensubu ailelerin zengin ve farklı bir
mutfak kültürleri söz konusu. Esin Eden, Yunanistanda İngilizce olarak yayınlanan Bir ailenin yemek kitabi isimli
eserinde, kendilerine özgü yemeklerden bahsediyor. Ritüellerin pek çoğu yemekle ilgili. Özellikle ilkbaharda yemek
faaliyetleri düzenleniyor. Selanik yemekleri yeniyor. Burada temel nokta sofranın bereketi ve yemeklerin çeşitliliği.
Bazı yemeklerin dinsel göndermeleri oluyor. Örneğin normalde et ve balık birarada yenmezken yılın sadece bir günü
birlikte yeniliyor. Bu özel günlerden bir takvim sayesinde haberdar olunuyor. Toplulukta din işleriyle uğraşan
kişilerce hazırlanıp ilgililere yollanan bu takvim, Yahudi takvimine benzemekle birlikte bazı değişiklikler gösteren
bir çeşit ay takvimi.
Bir eğitim bir de mutfaktan hiç kesinti yapılmıyor. Mutfakta muhakkak bolluk olması esas!... 'Yok' demek adeta
yasak. Mesela evde pirinç azalmışsa 'pirinç azaldı' yerine 'pirinç bereket' demeyi tercih ediyorlar.
Sabetaycılık 5
Sabatay mezhepleri
Jacob Frank.
1. Karakaşlar, Kuniosos
2. Yakubiler,
3. Kapancılar ya da Kapaniler veya İzmirliler
Sevinin ölmesi/kayboluşu sonrasında Selanikte yerleşen dini
cemaat , çeşitli olaylar sonucunda farklı dini pratikleri benimseyen
üç ana gruba/mezhebe/fraksiyona ayrıldı. Bu üç ayrı grup, mezhep
taassubuyla, farklı yerlerde ibadet ediyor, kolay kolay kız alıp
vermiyor ve hatta ölülerini bile aynı mezarlığa gömmüyorlar.
Aralarındaki gizli rekabet ve husumet hala sürmektedir. Değişik
adlar alan bu grupların nesl-i şerîf denilen en yüksek asil ailelere
mensup birer reisi var. Bunlar, cemaat ihtiyarlarının reyleriyle
seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalırlar.
Sevinin kayınbiraderi olan Yakov Qeridoyu onun halifesi kabul
eden yakubiler , daha sonraları ortaya çıkan ve Mesihi ruha sahip
olduğunu iddia eden Baruhya Rusonun (Osman Baba, Osman
Ağa, Osman Bevvap) hilafetine inanan karakaşlar ve sadece
Seviye inanan Kapancılardır.
Osman Baba Bektaşi tarikatında Dede'lik derecesine kadar yükselmiş olup, mezarı Bulgaristan'ın Khaskovo
köyününün güney batısında (Google Earth: 41.8500 25.4667) bulunmaktadır.
Kapan'ın İbranicede İzmirim anlamına geldiği söylenmektedir.
Kapancılar sakallarını, yakubiler başlarını traş ederler. Fanatik karakaşlar ise, sakallarını da saçlarını da traş
etmezler.
Jacob Frankın 1726-1791 (Jacob Leibowicz) kurduğu Frankistler de sabetaycı harekete olan benzerliklerinden
dolayı not edilmelidir. Jakob Frank adındaki haham, 1759'da Polonya'lı yahudilerin kitlesel vaftizini yaptırarak
hristiyanlığa döndürmüş. Bunların dış görünümü hristiyan, gerçekte yahudidirler. Frankistler, günahın kurtarıcı
gücüolduğuna inanır. Bir vaazında, Sizi gelmiş geçmiş tüm yasalardan, tüm töre, anane ve inançlardan kurtarmaya
geldim,diyor.
Evlilikler
Cemaat dışından izinsiz evlenenler aforoz edilir, böyleleri Kararmışdiye anılır. Sabetaycıların kendi aralarında
evlenmeleri , onlara has resesif özellikte genetik problemlerin doğmasına yol açmıştır.
Sabetaycilar'in Şemseddinzâde Osman Efendi taifesine mensup Ali Efendi'nin 18-20 yaşlarındakı kizi Râbia,
Manastırlı Hacı Feyzullah Efendi'ye kaçmış, dönmeligi bırakarak Müslüman olmak ve onunla evlenmek istedigini
bildirmiştır. Israrli girişimlere ragmen kızın babasi Ali Efendi bu evliliğe razı olmamiş, bunun üzerine durum Selanik
Valiliği tarafindan Babiâli'ye bildirilmistir. Osmanli Bakanlar Kurulu, 29 Aralık 1891 tarihinde yaptiğı toplantıda,
kız babasının, bu izdivaca muvafakat vermemesine rağmen, kızın reşid ve kendi evliliğine karar verebilecek yaşta
olduğunu gerekçe göstererek, bu evliligi onaylamış; ancak Selanik'te olaylar çıkmaması için genç çiftin ilk vapurla
ve gizlice İstanbul'a getirilerek, evliliğin Selanik'ten uzakta yapilmasını istemiştir
Sabetaycılık 6
Çocuklar
Çocuklara evlenme çağına kadar gizli hiç bir şeyden bahsedilmez. Bunun dışında sünnetler topluluktan bir doktora
yaptırılıyor çünkü operasyon normalden biraz farklı oluyor.
Toplulukta eğitime de büyük önem verildiği edinilen bilgiler arasında. Hareketin mensupları arasında eğitime çok
ağırlık verildiği biliniyor. Bütün çocuklara çok iyi eğitim verilmeye çalışılıyor. Bu durum geleneksel aile yapısının
bir sonucu.
Sabetaycı olduğu söylenen kişiler
Sabetaycı olduğu söylenen kişiler bu bilgileri hiç bir zaman doğrulamamıştır. Türkiye'de Sabetaycı olduğunu
söyleyerek resmi makamlara Musevi olmak üzere başvuran Ilgaz Zorlu 1969 adında tek bir kişi bulunmaktadır.
Resmi rakam bu nedenle bir kişidir. Yayınlanan listerin güvenirliği her zaman sorgulanmıştır. Bu listeler soyadı
benzerliği, kişinin memleketi veya ecdadının memleketi, gömülen mezarlıklar, kişinin çevresi ve arkadaşlıkları,
gittiği okullar, evlilikleri, Yalçın Küçük tarafından ortaya atılan isim kuralları onomastik gibi doğruluğu kolayca
sorgulanabilecek ölçütlere göre hazırlanmaktadır.
İsim kuralları teorisine göre Türkiyede Sabetaycılar isimlerini belli kurallara göre seçmişlerdir:
1. İbranice ile Türkçe arasındaki ses benzeşmelerini dikkate alarak
2. Tevratta geçen ismin Arapça ve Türkçe karşılığını alarak
3. İbranice ve Türkçedeki aynı sessiz harflerden oluşan isimleri yakınsatarak
4. Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek
5. Ladino ve Yiddish dilindeki Musevi isim ve soyisimlerin Türkçesi kullanilarak
6. Tevratta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb. ek getirerek
Sabataycı mezarlıkları
Sabataycılar gerek ilk dönemde yoğun olarak yaşadıkları Selanikte, gerek daha sonraları Türkiyenin basta İstanbul
olmak üzere İzmir ve Bursa gibi şehirlerine yerleştikten sonra ölülerini ayrı mezarlıklara defnetmeyi tercih
etmişlerdir. Selanikte mahalle olarak da diğer dinlere mensup insanlardan ayrı bir yerleşim düzeni kurmuşlar. 1924
ahali mübadelesi gereği geldikleri Türkiyede de belli merkezlere yoğun olarak ilgi göstermiş ve içe kapanık
bütünlüklerini böylece korumaya çalışmışlardır. Ancak zamanla farklı mahalle ve şehirlere yerleşerek bir nevi fiziki
asimilasyona uğramakla birlikte cemaat yapılarını korudukları görülmektedir.
İstanbulda, Karakaşlar cemaatinin mezarlığı, Üsküdar Bülbül deresinde yer alıyor. Sabataycılığı sürdürme
konusunda diğer cemaatlerden daha aktif olduğu belirtilen bu cemaatin mezarlık konusunda da hassas davrandığı
görülmektedir. Bülbül deresi mezarlığında az sayıda da olsa bazı Kapancıların yer aldığı belirtiliyor. Yakubiler ise
Maçkadaki mezarlığa ölülerini defnetmektedirler. Yakubilerdin yoğun olarak İzmirde yasadıkları belirtiliyor.
Kapancılar cemaatinin ise Feriköy mezarlığında satın almış oldukları ayrı bir bölüme ölülerini defnettikleri biliniyor.
Sabataycıların mezar sekli ve tasların islemesi tamamen farklı. Genellikle seramik üzerine çıkartma resim bu mezar
taslarında yer alır. Yazıların üslubu da farklılık arz ediyor. Dikkat çeken nokta ise Ey zair.. diye başlaması. Sekil
olarak da dönem dönem farklılık arz etse de kendilerine özgü çiçek islemeler ve Müslüman mezarlarından farklı
geometrik sekil vermeler dikkat çekmektedir.
'Sakladım söylemedim derdimi, gizli tuttum, uyuttum...' İstanbul'un Üsküdar, Bülbülderesinde dik bir yokuşun
başında yer alan, büyükçe bir mezarlığın içindeki mezar taşlarından birinin üzerinde yazılı bu sözler... Üzerleri
fotoğraflı, kıbleye göre yerleştirilmemiş, ziyaretçilerinden dua veya fatiha istemediklerini yazı ile belirten
mezarlardan sadece biri. Belki de Tevrat'daki "Mesih, bülbüllerin en çok öttüğü yere gelecek" ibaresinden seçtiler
burayı kendilerine kabristan olarak.
(enteresan)
Sabetaycılık 7
İnanç ve Ayinler
Sabetaycılığın temel dini inanç kaideleri, Yahudiligin mistik ekollerinden Kabbalistik metodun Levi yorumundan
oluşmaktadir.
Selanik günlerinde bitişik nizam ve birinden diğerine kolaylıkla geçilebilen evlerde yasayan bu cemaat efradinin
evlerinden birinde yeşil abajurlu lambalarin zayif isigiyla aydinlatilmis gizli toplanti yerleri vardi. "Kahal" denilen
bu yerlerde "Payyetan" adi verilen din ululari tarafindan dualar okunur ve "Ab-bet-din" denilen reisler tarafindan
vaaz edilirdi. Bu vaazlarda daima Sabetay'in adi yüceltilirdi. Hem bu mesihin ve hem Yakup Querido'nun günün
birinde ümmetlerini kurtaracaklari inanışı üzerinde israr edilirdi. Gerek ayinler ve gerekse ritüeller tamamen gizli
tutulduğundan bilimsel araştırmalara kaynaklik edebilecek bilgileri elde etmek oldukça zordur.
Sabetaycılık'ın esasları
Selanikli bir Dönme yeleğini tamir ettirmek için bir terziye bırakır. Yeleğin cebinde İspanyol Yahudicesi ile yazılmış
bir belgenin unutulmuş olduğunu gören terzi belgeyi Journal de Salanique'in yayın yönetmeni Sadi Levy'e gösterir.
O da belgenin bir kopyasını hemen kaydeder. Belge, çok kapalı bir cemaat olan Dönmeler'le ilgili ele geçen ilk yazılı
belgelerden biridir. Ve bu belge 1897 yılında Paris'te Şarkiyat Kongresi'nde tebliğ olarak sunulmuştur. (Bu tebliğin
Türkçe metni için Tarih ve Toplum dergisinin 168. sayısında M. Dannon imzasıyla yayınlanan çevrisine bakılabilir)
Bu belgede maddeler halinde 'Sabetaycılık'ın gizli esasları ve gizli rituelleri ile ilgili son derece açıklayıcı bilgiler
bulunuyor. Selanikli Dönme'nin cebinden çıkan belge üç bölümden oluşuyor. Bunlar oruçla ilgili dualar, inançla
ilgili esaslar, üçüncüsü ise Sabetaycı bayramlarına ilişkin esasları belirliyor.
• Tek ve eşsiz olan ve onun dışında hiçbir benzeri mevcut olmayan yaratıcıya olan imanı korumaya itina göster.
• Gerçek mesih olan mesih'ine inan; şanını artıran david'in soyundan gelen senyörümüz, * Kralımız Sabetay Sevi
haricinde hiçbir kurtarıcı yoktur.
• Ne tanrının ne de mesih'in adına sahte yemin etme, zira senyörün adı ondan alınmıştır ve bu kutsal varlığa
saygısızlık edilmez.
• Tanrının ve mesih'in adı geçtiği zaman saygı duyulur. Hemcinsine göre üstün olan doğası nedeniyle her kim
olursa olsun ona saygı göstermelidir.
• Mesih'in sırrını anlatmak ve incelemek için toplantıdan toplantıya koşuşturulmalıdır.
• Onlardan ne kadar nefret ederse etsinler başka ulusların mensuplarını öldürmek için bile olsa kendi aralarında
katil olamaz.
• 16 Kislev günü herkes bir araya gelir ve herkes mesih'le ilgili başkalarından duyduğunu ve mesih'e olan inancın
gizemi hakkında ne anladıysa yanındakilerine anlatır.
• Zina onlar arasında hüküm süremez. beriya kuralı mevcut olsa bile, buna rağmen hırsızlar yüzünden tedbir almak
gerekir.
• Yalan şahitlik yapılmaz, mümin olmasalar bile hem cinsine yalan söylenmez ve birbirini ele vermek olmaz.
• Türban inancı taşıyan birini, inandığı bir yer bile olsa, zorla bir yere sokulmaya izin verilmez, zira üstat
mücadeleciler gurubuna ait bir kimse eksiksiz bir kalp haliyle ve istençli bir ruhla hiçbir şekilde zorlamadan
kendiliğinden oraya girer.
• Aralarında kıskançlık yoktur ve kendilerine ait olmayan şeyleri açgözlülük ve hırsla istemezler.
• Kislev ayının 16'sındaki bayram büyük sevinçle kutlanır.
• Kişiler birbirine karşı iyiliksever ve merhametli olmalıdır ve hemcinsinin istenci için kendi istenci gibi çaba sarf
etmelidir.
• Her gün gizlice mezamir okunmalıdır.
• Her ayın doğuşu izlenmelidir ve ayın çehresini güneşle karşı karşıya gelmek üzere çevirmesi ve ay ile güneşin
yüz yüze bakmaları için dua edilmelidir.
• Türklerin gözlerini örterek gizleme adetlerine, ramazan orucu tutmak için, ve keza kurban kesmek için
sıkışmadıklarına dikkat edilmelidir. Gözün gördüğü her şey kusursuz olarak yerine getirilmelidir.
Sabetaycılık 8
• Onlarla evlilik sözleşmesi yapılmamalıdır.
• Oğulların sünnetine itina gösterilmelidir ve bunu aziz halkın utancını kaldırmak için yapmalıdır. (Alaettin Gövsa,
Sabatay Sevi, S.59-61)
Gmar Tikun felsefesi
Sabataizm, "tikun (=onarım) felsefesi" adını verdikleri bir felsefeye dayanırlar.
Bir tür Yahudi metafiziği olan bu felsefe, bizce Eski Mısır Hermetizmine aittir. Aslen Mısır Yahudisi olan Haham
Luria da zaten bu felsefenin en ünlü yorumcusu sayılmaktadır.
Tikun felsefesine göre, âlemin yaratılışında bir miktar tanrısal ışık (=nur) kaynağına geri dönememiştir. Hatta, fizik
dünyanın varlık sebebi de budur. Bu hapis kalan tanrısal ışıkların kaynağına dönmek ister ancak bunun için sıkışıp
kaldığı 'vazonun' kırılması gerekmektedir. Bu felsefenin sahipleri, bu ışığın kurtarılması görevinin son kurtarıcıya
verildiğini düşünmektedirler. Onun için de kurtarıcının çabuk gelmesiini kolaylaştıran ve "Aydınlık günleri"
getirecek ışığın serbest kalması için her türlü günah mübahtır.
Konunun uzmanları onun fuhuş yaptığı bilinen bir kadınla Sevi'nin evliliğini de tikun felsefesine bağlarlar. Yazar
Ilgaz Zorlu da eserinde "serbest seks" dediği gelenekleri bu felsefeyle ilişkilendirir. Sabetay Sevi zamanında yahudi
yasalarının bazı temel kurallarının kaldırıldığını belirtilmişse de mesihin gelmesi ile beraber Tevrat hükümleri nin
yeniden geri döneceğindi söylemiştir.
Antinomian olarak adlandırılan düşüncede daha yüze bir iyilik için daha küçük günahlar işlemek serbesttir. Bu
düşünce inananlarına iyi-kötü, ahlaklı-ahlaksız, günah-sevap kavramları arasında geçiş yapma serbestisi tanımakta.
Okullar - Kitaplar
Haartz gazetesine göre Türkiye'deki yapılanma 12 gizli kabbalistik okulda eğitim görmüş, 50 Ogan (ruhani lider) dan
oluşmaktadır. Sabatay Sevinin taraftarlarina inanç esaslari olarak 18 maddelik bir nizamname biraktigi çesitli
kitaplarda yer almaktadir. Okunan kitaplar 'Zohar', 'Sefer Bahir' ve Sefer 'Yetsira' ve Musa'nın beş kitabı'dır, ancak
Talmud okunmaz. Çocukların okuduğu meşhur dualardan: "Beşamı barohya ilen sabatay sevi, ese sabatay sevi etena
dalay mandos" her sabah okunur.
Şemsi Efendi Mektebi, Manastır'da bulunan ve haham Şemsi Efendi'nin (Şimon Zvi) kurucusu olduğu şimdiki
Feyziye Mektepleri'nin öncüsü okuldur.
Bayramlar ve Tatiller
Yılın çeşitli günlerinde ve her biri ayrı bir anlam taşıyan 16 tanedir.(Gövsa, Sabatay Sevi)
Bunların içinde en ilginci ise Mart 22de yani baharın birinci gününde kutlanan Kuzu Bayramı, Dört Gönül Bayramı
veya diğer bir deyişle Mum Söndü diye bilinen gizli bayram. Bu kuzu bayramı hakkında Sabatay zümresi
mensuplarından Karakaşzade Rüştü, 1924 tarihinde Vakit gazetesi muharririne su izahatı vermişti: Kuzu bayramı 22
Adarda (Mart) yapılır. Bu bayram geceye mahsustur. Her sene kuzu eti ilk defa bu bayram münasebeti ile ve hususi
merasimle yenir. Bu merasimde en aşağısı ikisi erkek ikisi kadın olmak şartı ile evli dört kişinin bulunması lazımdır.
Bu çiftlerin sayısı artırılabilir. Kadınlar iyi giyinmiş ve elmaslar ile süslenmiş oldukları halde sofra hizmetinde
bulunurlar. Yemekten sonra biraz eğlenilir ve muayyen zamanda ışıklar söndürülerek karanlıkta kalınır... Bu bayram
vesilesi ile doğacak çocuklar bir nevi kutsiyeti haiz tanınırlar. Ona (Dört Gönül Bayramı) adi verilir. (Gövsa, Sabatay
Sevi, S. 64)
İsrailin ikinci Cumhurbaşkanı (1952-1963) olan tarihçi Itzhak Ben-Zvi (1884-1963), The Exiled and the
Redeemedadlı kitabında The Sabbateans of Salonicabaşlıklı bir bölüme yer vermektedir. Bu eserde, Sabetaycı
kökenli olup, Selanikten mübadeleyle gelerek İzmire yerleşen ve de gerçek anlamda ihtida eden Dr. Ismail Eden
adındaki şahıstan öğrendiklerini nakletmektedir. Bu kişiye göre Sabetaycılık hareketi artık tamamen tarihe
karışmıştır. Dr. Eden, eş değiştirme merasiminin1800lerde Kapancıların lideri olan Derviş Efendinin Kabbalah ve
Sabetaycılık 9
Zoharı çarpıtarak yorumlamasıyla başladığını, 1870lere kadar da (Sultan Abdülaziz dönemine dek) uygulandığını
duyduğunu belirtmiştir. Fakat bu tarihten sonra Kapancılar zümresinde bu adete son verilmiştir.
Kısacası 1683-1800 ile 1870/1900 sonrası bu adet hiçbir Sabetaycı grupta (Yakubiler, Kapancılar, Karakaşlar) ya
bilinmiyordu ya da uygulanmıyordu. Sabataycıların kendilerine has 16 bayram ve ayin ayrı olarak diğer Musevilerle
müşterek birtakım bayram ve yortular da söz konusu. Bunlar, Yusuf Bayramı, Meyve bayramı, Fecir bayramı gibi
isimlerle anılır. Ayrıca Sabataycı her grubun da kendi içinde geliştirmiş olduğu bayramlar da var. Bunlardan Osman
Ağa bayramı en önemlilerindendir. Karakaşlar grubunun kurucusu Osman Aga, (daha sonra soyadı kanunu çıkınca
bu aile fertleri Ogan soyadını almışlardır) için bu ritüel düzenlenir.
Bazı sabetaycılar ortodoks Yahudiler gibi, Şabat (cumartesi) günü iş yapmamak konusunda katı bir tutum
sergilemektedirler.
Kaynaklar
1917 Selanik yangınında Sabetaycılıkla alakalı dökümanların bulunduğu kütüphanelerin bir kısmı yanmıştır. Bu
yangından kurtulan belgeler nüfus mübadelesi sırasında İstanbul'a getirilmiştir. Ancak açıklanmayan bir nedenle bu
belgeler şu anda cemaatin elinde olmayıp İsrail devletinin gizli arşivinde bulunmaktadır.
• İbrahim Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi isimli eseri, Milenyum Yayınları ISBN 9758455060
• Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı, Ilgaz Zorlu, Belge Yayınları, Temmuz 1999 ISBN 9753441750
• Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı Makaleler, Ilgaz Zorlu, Zvi-Geyik Yayınları, 2001 ISBN
975851606X
• Şişli Terakki Davaları, Ilgaz Zorlu, Abdurrahman Dilipak, Zvi-Geyik Yayınları, Ekim 2001
• Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Soner Yalçın, Doğan Kitapçılık
• Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı, Soner Yalçın, Doğan Kitapçılık
• Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar İki Kimlikli, Gizli, Esrarlı ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Şevket Eygi
• Gizli Din Taşıyanlar, Yorgo Andreadis
• Temel Garip Todoron (Anadolu'nun Gizli Tarihinden Sayfalar), Yorgo Andreadis
• Selanik 1850-1918 Yahudilerin Kenti ve Balkanlar'ın Uyanışı, Gilles Veinstein
• Sabetay Sevi ve Sabetaycıların Gelenekleri, Avram Galanti (Abraham Galante)
• Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar İki Kimlikli, Gizli, Esrarlı ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Şevket Eygi
• Tekelistan, Yalçın Küçük
• Dönmeler Âdeti : Selanik'te Yaşayan Sabataycıların Gizli Hayatı Hakkında 120 Yıl Önce Yapılmış Bir Araştırma;
Ahmed Safi, Ilgaz Zorlu Zvi-Geyik Yayınları ISBN 9758516124.
• Gerchom G. Sholem / The Mystical Messiah: Sabbtai Zwi/ Princeton Uni. Press 1977
• Gerchom G. Sholem / On the Kabbalah and its Symbolism / Schocken Books 1965
• Gerchom G. Sholem Mojor Trends in Jewish Mysticism / Schocken Books 1995
• The Jews of Khazaria Kevin Brook ISBN 074254981X
• Unomastica Alla Turca, Hakan Erdem, konuyu araştıranlar ile gırgır geçen bir kitap
• Ilber Ortayli, "Osmanli Modernlesmesi ve Sabetaycilik", Alevi Kimligi, (Ed. T. Olsson), Istanbul 1999, Tarih
Vakfi Yayınları
• A Salonique Sous loeil Des Dieux! Jean-Jose Frappa, 1917 Paris. Çev:Musa Doğan
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol