viki-yedi  
 
  Yahudi dilleri 04.10.2024 22:55 (UTC)
   
 
Yahudiliğin litürjik dili, İbrani kutsal metinlerinin (Tanah) yazıldığı ve yüzyıllardır Yahudi halkının günlük konuşma
dilini oluşturan İbranice'dir (İbranice'de "kutsal dil" anlamına gelen laşon ha kodeştabiri ile adlandırılır). Milattan
önce 5. yüzyıla gelindiğinde, İbranice'ye çok yakın olan Aramice de Yehuda'da konuşulan bir diğer dil olmuştur.[83]
Milattan önce 3. yüzyıl itibariyle, Diyaspora'daki Yahudiler Yunanca konuşuyordu.[84] Modern İbranice, Arapça ile
birlikte, İsrail Devleti'nin iki resmi dilinden biridir.[85]
Konuşma dili olarak İbranice, 1881 yılında Filistin'e gelen Eliezer Ben-Yehuda tarafından yeniden diriltilmiştir. O
zamana kadar yaklaşık on altı yüzyıl boyunca, İbranice neredeyse sadece litürjik dil ve Yahudilik üzerine yazılmış
çoğu kitabın dili olarak kullanılır, Şabat'ta az sayıda insan İbranice konuşur olmuştu.[86] Yüzyıllar boyunca,
dünyanın her yerindeki Yahudiler göç ettikleri bölgelerin yerel veya hakim dillerini kullanmış, sıklıkla da ayrı
dialektler geliştirmiş veya yeni bağımsız dil kolları yaratmışlardır. Yidiş, Orta Avrupa'ya göç eden Aşkenaz
Yahudileri tarafından geliştirilen Yahudi-Alman dili, Ladino ise, İber Yarımadası'na göç eden Sefarad Yahudileri
tarafından geliştirilen Yahudi-İspanyol dilidir. Holokost'un Avrupa Yahudileri üzerindeki yıkıcı etkisi, Yahudilerin
Arap topraklarından toplu göçü ve dünyanın dört bir yanındaki diğer Yahudi cemaatlerinden yoğun göç gibi birçok
etkene bağlı olarak, aralarında Gruzinik, Yahudi Arapçası, Yahudi Berbericesi, Kırımçakça, Yahudi Malayalamı ve
birçok dilin bulunduğu çoğu cemaatin antik ve farklı Yahudi dili terk edilmiştir.[87]
Günümüzde Yahudiler tarafından en yaygın olarak konuşulan üç dil İngilizce, Modern İbranice ve Rusça'dır.
Fransızca ve İspanyolca gibi bazı Latin dilleri de yaygın olarak kullanılmaktadır.[87]
Yahudi kültürü
Takipçilerine hem uygulamada hem de inançlarında yol gösteren Yahudilik, sadece bir din değil bir "yaşam
biçimi"[88] olarak da görülür. Bundan ötürü, Yahudilik, Yahudi kültürü ve Yahudi kimliği arasında açık bir ayrım
yapılması da oldukça zordur. Tarih boyunca, antik Helenistik dünya,[89] Aydınlanma Çağı (bkz. Haskala)[90] öncesi
ve sonrası Avrupa, İslam yönetimindeki İspanya ve Portekiz,[91] Kuzey Afrika ve Ortadoğu,[91] Hindistan[92] ve
Çin[93] ya da günümüzdeki Amerika Birleşik Devletleri[94] ve İsrail[95] gibi çok farklı çağlar ve yerlerde hiç de dini
olmadığı halde bir açıdan Yahudilere has olan kültürel fenomenler gelişmiştir. Burada rol oynayan etkenlerin
kimileri dinden ziyade Yahudiliğin kendi içinden gelirken, kimileri Yahudilerin veya belirli Yahudi cemaatlerinin
çevreleri ile etkileşiminden, kimileri de cemaatlerin kendi içlerindeki sosyal ve kültürel dinamiklerden
kaynaklanmaktadır. Bu durum, her bir cemaate has birbirinden oldukça farklı Yahudi kültürlerinin ortaya çıkmasına
Yahudiler 13
neden olmuşsa da bunların her biri en az diğerleri kadar özgün bir şekilde Yahudilere aittir.[96]
Yahudilerin tarihi
Yahudiler ve göçler
Yahudilerin 23 Ağustos 1614 tarihinde Frankfurt'tan
kovulmalarını betimleyen bir çizim. Metinde şunlar
yazıyor: "Şehrin çıkışında genç ve yaşlı 1380 kişi
sayıldı."
Yahudiler tarihleri boyunca gerek anavatanlarından gerekse daha
sonra üzerinde yaşadıkları birçok defa bölgelerden doğrudan ya da
dolaylı olarak çıkarılmışlardır. Hem göçmen hem de mülteci (bkz.
Yahudi mülteciler) olarak yaşadıkları bu deneyim, Yahudi
kimliğini ve dini uygulamalarını birçok yönden şekillendirmiş, bu
yüzden de Yahudilerin tarihinde önemli bir unsur olmuştur.[97] Bu
tür göçlerin kısmi bir listesi aşağıdadır:
• Yahudilerin atası İbrahim, Keldanilerin yaşadığı Ur'dan Kenaan
ülkesine gelen bir göçmendi.[98]
• İsrailoğulları, Çıkış kitabında da belirtildiği gibi, antik
Mısır'dan Çıkış'ı (Exodus: Yunanca'da "ayrılış" veya "çıkış"
anlamına gelir) gerçekleştirmişlerdir.[99]
• İsrail Krallığı'nın sakinleri, Asurlular tarafından daimi sürgüne
gönderilmiş ve tüm dünyaya (ya da en azından bilinmeyen
bölgelere) dağılmışlardır.[100]
• Yehuda Krallığı'nın sakinleri, Babilliler tarafından sürgün
edilmiş,[101] daha sonra, Pers Ahameniş İmparatoru Büyük
Kiros'un hükümdarlığı döneminde, Yehuda'ya geri
gönderilmişler,[102] ancak Roma İmparatorluğu tarafından
yeniden sürgün edilmişlerdir.[103]
• Yahudi diyasporasının Roma İmparatorluğu döneminde başlayan 2.000 yıllık dağılmışlığı başlamıştır. Bu
dönemde, Yahudiler Roma topraklarının dört bir yanına dağılmışlar, bir bölgeden diğerine sürülmüş, dinlerini
özgürce uygulayacak kadar serbest yaşayabildikleri yerlere yerleşmişlerdir. Diyaspora süresince, Yahudi
yaşamının merkezi Babil'den[104] İber Yarımadası'na,[105] buradan Polonya'ya,[106] Amerika Birleşik
Devletleri'ne[107] ve Siyonizm sonucunda da İsrail'e kaymıştır.[108]
• Orta Çağ ve Aydınlanma dönemi Avrupa'sında pek çok defa yaşadıkları topraklardan kovulmuşlardır: 1290'da
16.000 Yahudi İngiltere'den; 1396'da 100.000 Yahudi Fransa'dan; 1421'de, binlercesi Avusturya'dan kovulmuştur.
Bu Yahudilerin büyük kısmı Doğu Avrupa'ya, özellikle de Polonya'ya yerleşmiştir.[109]
• 1492'deki İspanyol Engizisyonu'nun ardından, İspanya'daki yaklaşık 200.000 Sefarad Yahudisi İspanyol krallığı
ve Katolik Kilisesi tarafından ülkeden kovulmuştur. Bunu Yahudilerin 1493 yılında Sicilya'dan (37.000 Yahudi)
ve 1496 yılında Portekiz'den kovulmaları izlemiştir. Bu kişilerin büyük kısmı Osmanlı İmparatorluğu, Hollanda
ve Kuzey Afrika'ya kaçarken bir bölümü de Güney Avrupa ve Ortadoğu'ya göç etmiştir.[110]
• On dokuzuncu yüzyılda, Fransa'daki dine bakılmaksızın herkese eşit vatandaşlık tanıma politikası, (özellikle Orta
ve Doğu Avrupa'dan) Yahudilerin bu ülkeye göç etmesine yol açmıştır.[111]
• Aralarında 1880-1925 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç eden iki milyonu aşkın Doğu Avrupa
Yahudisinin de bulunduğu milyonlarca Yahudi Yeni Dünya'ya gelmiştir (bkz. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki
Yahudilerin Tarihi ve Rusya ve Sovyetler Birliği'ndeki Yahudilerin Tarihi).
• Doğu Avrupa'daki pogromlar,[75] modern Antisemitizm'in yükselişi,[112] Holokost[113] ve Arap milliyetçiliğinin
ortaya çıkışı[114] gibi etkenlerin tümü, çok yüksek sayıda Yahudinin bir ülkeden diğerine, bir kıtadan diğerine
hareket ve göç etmesine, sonunda da toplu olarak İsrail'e gelmesine neden olmuştur.[108]
Yahudiler 14
• İran İslam Devrimi birçok İran Yahudisini İran'dan kaçmaya zorlamıştır. Bunların çoğu ABD'ye (özellikle de Los
Angeles'a) ve İsrail'e sığınmıştır. Kanada ve Batı Avrupa'da da daha küçük İran Yahudi cemaatleri
bulunmaktadır.[115]
• Sovyetler Birliği'nin yıkılması ile birlikte, o zamana kadar ülke sınırlarını terk etmesine müsaade edilmeyen
Yahudilerin birçoğunun gitmesine bir anda izin verilmiştir. Bu, 1990'ların başında İsrail'e doğru bir göç dalgası
yaratmıştır.[58]
İsrail ve Yehuda Krallıkları
İsrail Diyarı'ndaki (Eretz Israel) İsrailoğlu kabilelerinin yayılışını gösteren harita.
(1695 Amsterdam Hagada'sı).
Yahudilerin çoğunluğu İsrail Diyarı'na
yerleşmiş olan (aynı zamanda İbraniler
olarak da bilinen) eski İsrailoğullarının
soyundan gelir. İsrailoğulları ortak soylarını
İshak ve Yakub üzerinden biblik ataları
İbrahim'e kadar izlerler.[8] Saul'un
hükümdarlığında bir Birleşik Monarşi
kurulmuş, bu Kral Davud ve Süleyman'ın
hükümdarlıkları altında da varlığını
sürdürmüştür. Kral Davud (İlk olarak bir
Kenaan sonra da Yevus şehri olan) Kudüs'ü
fethederek burayı başkenti yapmıştır.[11]
Süleyman'ın hükümdarlığının ardından, ülke
kuzeyde İsrail Krallığı, güneyde ise Yehuda Krallığı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.[13] İsrail Krallığı'nın M.Ö. 8.
yüzyılda, Asur hükümdarı V. Şalmaneser tarafından fethedilmesinin ardından sakinleri Asur İmparatorluğu'nun dört
bir yanına yayılmıştır. Gittikleri yerlerdeki kültürlere asimile olan bu gruplara On Kayıp Kabile adı verilir.[14]
Yehuda Krallığı, M.Ö. 6. yüzyılın başlarında topraklarını fethederek Yahudi ibadetinin merkezinde bulunan Birinci
Tapınak'ı yıkan Babil ordusu tarafından yıkılana kadar bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür.[15]
Yehudalı seçkinler Babil'e sürülmüşlerse de, Babil Sürgünü olarak da bilinen, yetmiş yıl sonra Babil'in Persler
tarafından fethedilmesinin ardından en azından bir kısmı memleketine dönebilmiştir. Yeni bir İkinci Tapınak Pers
Krallarının desteği ile inşa edilmiş ve eski dini uygulamalar yeniden hayata geçirilmiştir.[16] [17]
Pers, Yunan ve Roma yönetimi
Daha cok bilgi icin: Yahudi-Roma savaşları
Perslerin Büyük İskender tarafından mağlup edilmesinin ardından ortaya çıkan Selevkos Krallığı, Pers dünyasına
Yunan kültürünü sokmaya çalışmıştır. IV. Antiokhos Epiphanes yönetimindeki Yunanlıların, Helenleşmiş (Yunan
kültürünü benimseyen) Yahudilerin de desteği ile, Kudüs Tapınağı'nı bir Zeus tapınağına dönüştürmeye kalkışmaları
üzerine, Yahudiler Makkabilerin liderliğinde ayaklanmışlardır. Kazanılan zaferin ardından, Yahudiler Kudüs
Tapınağı'nı yeniden Tanrı'ya adamışlar (Hanuka ya da Işık Bayramı'nın kökeni bu olaya dayanır) ve M.Ö. 165
yılında, M.Ö. 63'te Roma İmparatorluğu'nun nüfuzu altına girene kadar varlığını sürdüren Haşmonayim Krallığı
olarak bilinen bağımsız Yahudi devletini kurmuşlardır. Roma yönetiminin ilk dönemlerinde, Haşmonayimler
hanedanın Büyük Herod tarafından ortadan kaldırılmasına kadar başta kalmışlardır. Varlıklı bir Edom sülalesinden
gelen Herod, Romalıların uydu kralı olarak çok başarılı olmuştur. Herod döneminde, Kudüs Tapınağı'na eklemeler
de yapılmıştır.[116]
Herod'un M.Ö. 4 yılındaki ölümünden sonra Romalıların doğrudan yönetimi altına giren Yehuda'da politikalar
gaddarlıkları veya kendi servet ve güçlerini mümkün olduğunca artırma ihtirasları ile bilinen imparatorlar,
generaller, valiler ve konsüller tarafından sık sık değiştiriliyordu. Bu tarihten itibaren İmparatorluğun her yerine
dağılan Yahudi tebasına karşı Roma'nın tavrı hoşgörü ile saldırganlık arasında gidip gelmiştir. Geniş bir panteona
Yahudiler 15
tapınan Romalılar, Yahudiliğin tek tanrıcılığına kolay uyum sağlayamazken dindar Yahudiler de Romalıların çok
tanrıcılığını kabullenememiştir.[117] (Hıristiyanlığın küçük bir Yahudi grubu arasından ilk ortaya çıkışı da işte bu
kargaşa dolu iklimde meydana gelmiştir.[118] )) Milattan sonra 66 yılında yaşanan kuraklık ve isyanların ardından,
Yehuda'daki Yahudiler Roma'ya karşı genel bir ayaklanma başlatmışlardır. Ayaklanma, Roma İmparatoru
Vespasian'ın oğlu ve varisi Titus Flavius tarafından bastırılmıştır.[119] Üzerinde esir edilen Yehudalılar ile bir
menoranın (yedi kollu şamdan) Kudüs'e getirilişinin betimlendiği Titus Takı Roma'da halen ayaktadır. Yahudiler
genellikle bu takın altından geçmez, etrafından dolanırlar.[120]
Titus Takı, Roma'ya getirilen esir edilmiş Yehudalıları ve Kudüs Tapınağı'ndan
nesneler tasvir ediliyor.
Kudüs'ün büyük bölümünü yıkan Romalılar,
Tapınak Dağı'nın istinat duvarlarından olan
Batı Duvarı'nı (ya da bugün bilinen adıyla
Ağlama Duvarı) sağlam bırakmışlardır.[121]
İlk ayaklanmanın sona ermesinin ardından,
Yahudilerin önemli bir bölümü kendi
topraklarında yaşamayı sürdürmüş ve
dinlerini uygulamalarına müsaade edilmiştir.
İkinci yüzyılda, Roma İmparatoru Hadrian
Kudüs'ü bir pagan şehri olarak yeniden inşa
ettirmeye başlamış, diğer yandan da bazı
Yahudi adetlerine kısıtlamalar getirmiştir.
Bu hakaret karşısında, Yahudiler bu sefer
Simon Bar Kohba'nın önderliğinde bir defa daha ayaklanmışlardır.[122] Hadrian, buna muazzam bir güçle karşılık
vermiş, yarım milyona yakın Yahudiyi öldürtmüştür. Roma lejyonlarının 135 yılındaki zaferinin ardından,
Yahudilerin Kudüs şehrine girmeleri ve birçok Yahudi ibadeti Roma tarafından yasaklanmıştır.[123] Kudüs'ün
yıkılması ve Yahudilerin şehirden sürülmesinin ardından, Yahudi ibadeti de Tapınak çevresinde örgütlenmekten
çıkmış ve bunun yerine hahamlar, cemaatlerin öğretmenleri ve önderleri olarak daha önemli roller almaya
başlamışlardır. Roma döneminden sonra Yahudi Kutsal Kitabı'na yeni bir kitap eklenmemiş,[124] bunun yerine,
Halaha'nın ya da sözlü yasanın yorumlanıp geliştirilmesine ve bu geleneklerin, Yahudi hukukunun yorumlanmasında
anahtar öneme sahip olan ve M.Ö. birinci ve beşinci yüzyıllar arasında kaleme alınan Talmud'a kaydedilmesine
yoğun çaba harcanmıştır.[125]
212 yılında, tüm Yahudilere Roma İmparatorluğu vatandaşlığı verilmiştir. Milattan sonra 395 yılında I.
Theodosius'un tahta geçmesiyle, Hıristiyanlık, çöküş dönemine girmiş olan Roma İmparatorluğu'nun tek devlet dini
haline gelmiştir. Roma İmparatorluğu'nun son yüzyıllarında Yahudi ve Hıristiyan yaşamları "tamamiyle birbirinin
zıttı yönlerde" gelişmiştir. Yahudi yaşamı otonom, ademi merkeziyetçi ve cemaat odaklı hale gelirken, Hıristiyan
yaşamı ise, Papa ve Roma İmparatoru'nun yüksek otoritesi altında katı bir hiyerarşik sistem halini almıştır.[126]
İsrail'in çöküşünün ardından Yahudi yaşamı temelde demokratik bir karakter taşımıştır. Talmud'daki hahamlar,
Tesniye'deki (29:9) "önderleriniz, oymak başlarınız, ileri gelenleriniz, görevlileriniz, bütün öbür İsrailli erkekler
Tanrınız Rab'bin önünde duruyorsunuz," pasajını, "Sizler için önderler, oymak başları, ileri gelenler, görevliler
atadıysam da hepiniz nazarımda eşitsiniz" şeklinde yorumlamıştır (Tanhuma). Talmud'da, hakların her zaman
beraberinde sorumlulukları da getirdiğinin altını çizilir: "hepiniz birbirinizden sorumlusunuz."[126]
Yahudilerin Katolikliğe geçen Roma İmparatorluğu ve Zerdüştçü Pers İmparatorluğu'nun dış baskılarından
kurtulabilmiş olması birçok tarihçi tarafından "gizemli" bir olay olarak nitelendirilmiştir.[127] Örneğin, Wilhelm von
Humboldt, bu konuyu "Nice parlak zekaların salt insani düzeyde açıklanabileceğinden şüphe duyduğu dünya ve
dinler tarihindeki olağandışı bir fenomen" sözleri ile kaleme almıştır.[128]
Ünlü Yahudi tarihçi Salo Wittmayer Baron'a göre, İsrail'in düşüşü ile Roma'nın çöküşü arasındaki önemli yüzyıllar
boyunca, Yahudiler varlıklarını sürdürebilmek için bir dizi mekanizma geliştirmişlerdir. Baron, Yahudiliğe ve
Yahudi topluluğuna güç kazandıran en az sekiz etken sayar:[129]
Yahudiler 16
1. Mesih inancı. Nihayetinde hayırlı bir sonuç çıkacağına ve İsrail'in yeniden kurulacağına olan inanç.
2. Ahiret Doktrini üzerine giderek daha kapsamlı çalışılması. Kutsal Kitap zamanında büyük ölçüde göz ardı edilen
ölümden sonra yaşam inancı artık daha fazla alim tarafından tartışılmaya başlamıştı. Bu inanç, Yahudilere bu
dünyada çektikleri eziyete dayanma gücü vermiş ve din değiştirmenin cazibesine karşı koymalarına yardım
etmiştir.
3. Yahudi tarihi ve kaderinin yorumlanması yoluyla çekilen ıstıraplara anlam kazandırılmıştır.
4. Gerek şehitlik doktrini gerekse zulüme uğramanın kaçınılmazlığı bir toplumsal dayanışma kaynağı haline
getirilmiştir.
5. Yahudilerin günlük yaşamı oldukça tatmin ediciydi. Her ne kadar Roma ve Pers İmparatorluklarının dört bir
yanında, hatta buraların da ötesinde yaşıyorlardıysa da, Yahudiler hep diğer Yahudiler ile bir aradaydılar.
Uygulamada, birçok Yahudi hayatı boyunca sadece birkaç dramatik durumda aleni olarak zulümle karşı karşıya
kalırdı. Çoğunlukla, herkesin etkilendiği ve alışık oldukları bir ayrımcılık altında yaşıyorlardı. Günlük yaşam, gün
boyunca Tanrı ile ilişkilerinin sürekli farkında olmalarını sağlamak için çok çeşitli ritüel gereklilikler tarafından
yönetilmekteydi. "Genellikle, bu her şeyi içine alan Yahudi yaşam tarzı bir Yahudi için öylesine tatmin ediciydi
ki, kendinibunun temellerinin korunması uğrunafeda etmeye hazırdı."[130] Yahudilerin, putperestliğe ve
domuz eti yemeye karşı çıkmak, çocuklarını sünnet ettirmek gibi uğrunda hayatlarını feda ettikleri emirler en katı
şekilde uyulanlardı.
6. Geç dönem Roma İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu'nun müşterek gelişimi ve ayrımcı politikaları,
Yahudilerde cemaat örgütlenmelerinin güçlü kalmasını sağlamıştır.
7. Talmud, doğumdan ölüme kadar Yahudi etiğinin, hukuk ve kültürünün, müşfik bir yargı ve sosyal refah
sisteminin, herkes için eğitimin, güçlü, sevgi dolu ve cinsel açıdan tatminkar bir aile yaşamı geliştirilmesinin ve
tatminkar bir dini yaşamın sürdürülmesinde son derece etkin bir güç olmuştur.
8. Yahudi kitlelerin "alt orta sınıf"ta öbeklenmesi,[131] orta sınıf erdemi olan cinsel özdenetimi sürdürmüştür.
Etraflarını çevreleyen kültürlerin aksine, Yahudiler kendini dünya nimetlerinden çekmek ile cinsel aşırılık gibi iki
uç arasında ılımlı orta yolu takip etmişlerdir. Yahudiler için, evlilik, etnik ve etik yaşamın güçlü temelini
oluşturmuştur.
Bu şekilde, saldırganlık sadece Yahudilerin birliğini ve içsel güçleri ile bağlılıklarını daha da pekiştirmekten başka
bir şey yapmamıştır.
Diyasporanın başlangıcı
Her ne kadar Babilliler zamanından itibaren Yahudiler İsrail dışına da yerleşmişlerse de, Yahudi ayaklanmasına
Romalıların verdiği tepki, Yahudi yaşamının merkezini kadim memleketlerinden diyasporaya kaydırmıştır.[132]
Yahudilerin bir kısmı Romalıların adını Filistin olarak değiştirdiği Yehuda'da kalırken, bazıları esir olarak satılmış,
geriye kalanlar da Roma İmparatorluğu'nun diğer bölgelerinde vatandaş olmuştur.[133] Yahudi diyasporasına
getirilen bu geleneksel açıklama Yahudilerin neredeyse tamamen Yehuda'dan sürgün edilenlerin biyolojik torunları
olduğuna inanan geçmişteki ve bugünkü Rabinik ve Talmud alimlerinin hemen hepsi tarafından kabul edilir. İslamın
ortaya çıkışından altı yüzyıl önce, (gerek savaş gerekse İmparator Konstantin'in 313 yılında Hıristiyanlığa geçişinin
ardından, Hıristiyan misyonunun uyguladığı baskı yüzünden harabeye dönen) Filistin'den Suriye, Babil ve İran
Platosu'na kitlesel göç yaşanmış, bu yüzden, söz konusu bölgelerdeki nüfusa "muazzam ölçüde Yahudi kanı
karışmıştır."[134]
Bazı laik tarihçiler, Antik Çağ'daki Yahudilerin çoğunluğunun muhtemelen Greko-Romen dünyadaki, özellikle de
İskenderiye ve Anadolu'daki şehirlerin din değiştiren sakinlerinin torunları olduğunu savunurlar.[135] Buna göre,
diyasporadan sadece ruhani açıdan ve Yahudi itikatının köşe taşı haline gelen kayıp ve evsizlik hissinden
etkilenmişler, dünyanın çeşitli yerlerinde gördükleri zulüm de bu hissiyatı desteklemiştir. Yahudilik dinini Helenistik
medeniyetin dört bir yanına yayan bu tür din değiştirme politikaları Yahudi devletinin yıkılmasının ardından artmış
ve ancak Hıristiyanlığın güç kazanması ile sona ermiş görünmektedir.[136] Miladi dönemde, Mısır Yahudilerinin
sayısının toplam yedi buçuk milyonluk bir nüfus içinde yaklaşık bir milyona ulaştığı tahmin edilmektedir.[137]
Yahudiler 17
Bu teori ile sunulan genetik deliller sağlam olmasa da, kimi tarihçiler tarihi kayıtlara dayanarak Hıristiyanlığın
arifesinde, Roma İmparatorluğu nüfusunun %10'unu Yahudilerin oluşturduğuna inanmaktadır, ki böyle bir rakam
ancak yerel halktan Yahudiliğe geçişler ile açıklanabilir.[135]
Sefarad cemaatinin sinagogu olan Amsterdam Esnoga (Sinagogu).
Diyaspora'nın ilk birkaç yüzyılında, en önemli Yahudi
cemaatleri, Babil Talmudu'nun kaleme alındığı ve
nispeten hoşgörülü rejimlerin Yahudilere özgürlük
sağladığı Babil'de bulunmaktaydı. Yahudilerin çok
daha katı bir tutum ile karşı karşıya kaldığı ve resmi
mevkilere gelmelerine veya ibadethaneler inşa
etmelerine izin verilmediği Bizans İmparatorluğu'nda
ise durum daha kötüydü.[138] Eski topraklarına geri
dönecekleri inancıyla, Yahudiler 614 yılında Filistin'i
istila eden Persler ile ittifak kurup onların saflarında
savaşmışlar ve Kudüs'teki Bizans garnizonunu yenerek
üç yıl boyunca şehri idare etmişlerdir. Ancak Perslerin
Bizans İmparatoru Heraklius ile barış yapmalarının
ardından Hıristiyan yönetimi yeniden tesis edilmiş ve
bunu izleyen katliamdan sağ kurtulmayı başaran Yahudilerin Kudüs'e girmeleri bir defa daha yasaklanmıştır.[139]
Bizans İmparatorluğu'nun büyük bölümü ile Babil'in İslam orduları tarafından fethedilmesi Yahudilerin yaşamını
genel olarak iyileştirmiş olsa da ikinci sınıf vatandaş statüleri değişmemiştir.[140] Bu İslami fetihlere tepki olarak,
Batı 1096'daki Birinci Haçlı Seferi Kudüs'ü yeniden ele geçirmeye teşebbüs etmiş, bunun sonucunda bölgedeki
birçok Yahudi cemaati de ortadan kaldırılmıştır. Yahudiler, Kudüs'ü Haçlılara kadar en gayretli şekilde savunanlar
arasında yer almıştır.[141] Şehir düştüğünde, Haçlılar bir sinagoga topladıkları Yahudileri burada yakmışlardır.[142]
Yahudiler, Haçlılara karşı Hayfa'yı neredeyse tek başlarına savunmuşlar, kuşatma altındaki şehri tam bir ay boyunca
tutmuşlardır (Haziran-Temmuz 1099). O dönemde, son Yahudi devletinin yok olmasından bin yıl sonra, ülkenin her
yerinde Yahudi cemaatleri bulunmaktaydı. Bunlardan, aralarında Kudüs, Tiberya, Ramla, Aşkelon, Caesarea ve
Gazze'nin de bulunduğu ellisi tarihçiler tarafından bilinmektedir.[14
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol